Ana Bilim Dalı Hakkında Genel Bilgiler
ANABİLİM DALI’NIN GÖREV ALANI
a) Dalgıçlara, sualtı/denizaltı ve su üstü gemi personelinin ( Deniz Kuvvetleri, Jandarma Personeli, Sahil Güvenlik, Deniz Polisi, , vb. meslekleriyle ilgili olabilecek tıbbi tehlikeler konularında ve acil durumlarla ilgili akademik düzeyde bilgilenmelerini sağlamak, danışmanlık yapmak,
b) İhtiyaç duyulan özel alanlarda gerekli araştırmalar yaparak Deniz Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatı Personelinin iç sular ve dış sularımızda görev yaptığı gerek suüstü- sualtı, gerekse denizaltılarda bulunabileceği her ortamda; ruhsal ve bedensel olarak operasyonel etkinliklerini artıracak yöntemleri araştırmak,
c) Suüstü yüzer unsurlar ve denizaltı gemilerinde karşılaşılacak sorunlara karşı Deniz Kuvvetleri, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatı personelinin deniz tutması ile ilgili çalışmalarını yapmak, Kurulacak böyle bir merkezde, özellikle denizde en sık karşılaşılan, hareket hastalığının, deniz görevi öncesi personele tanıtılması ve gemi simülatörü ile deniz şartlarının yaşatılarak duyarlı personelin teknolojinin verdiği imkanlar ölçüsünde desensitizasyonunun yapılması mümkün olabilecekdir.
d) Deniz Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatının özel görev ihtiyaçları doğrultusunda deniz tıbbı ile ilgili personelin ruhsal ve bedensel sağlık güvenliği konusunda konferanslar, seminerler yoluyla, akademisyen bilgisine dayalı bilgi ve tavsiyeler sunmak,
e) Özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev yapan sağlık sınıfı personel öncelikli olmak üzere tüm bahse konu personelin deniz tıbbı, dalış tıbbı, denizaltı tıbbı, hiperbarik şartlara uyum, uzun süreli denizaltı şartlarında sirkadiyen ritm bozuklukları, beslenme bozuklukları, oksijen toksisitesi, denizaltı hava kalitesi incelemesi, zararlı olabilecek toksik gazlara karşı tedbirler alınması, sualtı şartlarında dalıcının performansı ve çevresel faktörler, suüstü personeli için hareket hastalığı (motion sickness), deniz şartlarında izolasyona bağlı ruh ve beden sağlığını koruyucu tedbirler alma, denizaltıdan kaçma kurtulma eğitimleri ile ilgili alanlarda gerekli eğitimler, seminerler, konferanslar, araştırmalar, incelemeler ve bilirkişilik yapmak,
f) Personelin koruyucu sağlık uygulamaları ve periyodik muayene esasları üzerine çalışmalarda bulunmak, olacaktır.
ÖNCELİKLİ ARAŞTIRMA ALANLARI
a) Ağır deniz şartlarında deniz tutması ve hareket hastalığının su üstü personelinin sağlığı, muharabe ortamında etkinliği ve işgücü performansı üzerine etkileri
b) Personelin soluyabilme ihtimali olan toksik gazların ve bulunduğu ortam hava kalitesinin denizaltı personel sağlığı üzerine etkisi ve korunma yöntemleri
c) Yüksek basıncın, beslenmenin ve hipoterminin sualtı personelinin sağlık ve performansı üzerine etkileri
d) Her tür olumsuz deniz şartlarında görev alan/alabilecek personelin fiziki/ruhsal durumunun öndeğerlendirilmesi ve takibini incelemek üzere yapılacak araştırmaları
e) Denizaltıdan kaçma/kurtulma eğitimlerinin tıbbi boyutunun incelenmesi de sayılabilir.
Operasyonel tıbbi desteğin sağlanması alanında araştırmalar yapmak ve bu amaç doğrultusunda özelleşmiş çalışmalar yapmaktır. Aynı zamanda deniz tababeti üzerine yoğunlaşarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatının ihtiyacı olan suüstü, sualtı ve denizaltıcı personelinin mesleki performanslarını artırmaya yönelik araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılabilmesini sağlamaktır.
Gülhane Savunma Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde kurulması planlanan Savunma Deniz Tıbbı AD Bşk’ lığı altında ileri yıllarda kurulacak bilim dalları ise;
a) Suüstü Tıbbı Bilim Dalı
b) Sualtı Tıbbı Bilim Dalı
c) Hiperbarik Tıp Bilim Dalı
d) Deniz Tutması Araştırmaları Bilim Dalı’ dır
Türkiye’de Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp uzmanlık dalı denizci personelin mesleki hastalıklarını araştırmak ve tedavisini yapmak amacıyla 17.08.1962 tarih ve 6/821 sayılı “tababet uzmanlık tüzüğü” ile “denizcilik tababeti” ismi ile kurulmuştur. Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıbbın Türkiye’deki gelişimi ve üniversiter açıdan bir uzmanlık dalı olarak bugünkü anlam ve kapsamına ulaşma sürecinde ilk önemli tarih 1976 yılıdır. Bu tarihe kadar Gölcük serbest çıkış kulesi ile Dalgıç Okulu’ndaki sualtı çalışmalarına bazı sağlıkçıların ve hekimlerin katıldıkları bilinmekle birlikte, sualtı fizyolojisi, dalabilirlik kriterleri, dalışa bağlı hastalıklar, bunların önlenmesi ve tedavileri gibi tıbbi, bilimsel yaklaşım ve ortak çalışmalar Dz.K.K. Çubuklu Kurtarma Sualtı Komutanlığı ile İstanbul Tıp Fakültesi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Kürsüsü arasında 1976 yılında imzalanan protokol ile başlamıştır. 1978 yılında Sualtı Hekimliği konusundaki ilk seminerler, ilk araştırma projeleri, yurt içinde ve yurt dışında bu konuda düzenlenen uluslararası toplantılara ilk katılımlar başlamıştır. Aynı yıl İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı ile D.K.K. Çubuklu Kurtarma Sualtı Komutanlığı arasındaki protokol yenilenmiştir.
1980 yılı, Sualtı Hekimliği konulu, Türkiye’de yapılmış ilk tezin sunulduğu yıldır. Bu tez çalışmasında Çubuklu Kurtarma Komutanlığı personeli gönüllü olarak denek olmuşlar, o sırada Komutanlıkta eğitim gören Libyalı dalgıç ve balıkadamlar da çalışmalarda yer almışlardır. İstanbul Tıp Fakültesi öğrencilerine sualtı fiziği, sualtı fizyolojisi ve sualtı kliniği konulu derslerin verilmeye başlanması da bu yılda gerçekleşmiştir.
1981 yılı akademik açıdan çok özel bir yere sahiptir. Ankara’da Tümamiral Necati Kölan’ın başkanlığında GATA’da düzenlenen toplantı sonrasında Sağlık Bakanlığı uzmanlık tüzüğünde o zamana kadar “Deniz Tababeti” olarak anılan uzmanlık dalı, İstanbul Tıp Fakültesi temsilcilerinin de önerileri doğrultusunda değiştirilerek “Deniz ve Sualtı Hekimliği” adını almış ve bu isimle GATA’da bir anabilim dalı kurulmuştur. Bu değişiklik, daha sonraki yıllarda Sualtı Hekimliğinin bir uzantısı olarak tüm dünyadakine eşdeğer bir şekilde ülkemizde de gelişecek olan “Hiperbarik Tıp” yolunda atılan ilk adımdır. 1981 yılı dalışın etkileri konusunda ülkemizdeki ilk bilimsel araştırma raporunun da yayımlandığı yıldır. Bu araştırma 1979 ve 1980 yıllarında, Çubuklu Kurtarma Sualtı Komutanlığı’ndaki er kurbağa adam eğitimleri sırasında izlenen askerlerimizin dalış eğitimi öncesi, sonrası ve her bir dalıştan sonra yapılan tıbbi tetkiklerine dayanmaktadır .
1984 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nde Sualtı Hekimliği Bilim Dalı’nın kuruluşu ile birlikte aynı yıl GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı’ndaki Deniz ve Sualtı Hekimliği Bilim Dalı servisi kurularak göreve başlamıştır.
1989’da Sualtı Hekimliği Bilim Dalı, İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı ve İ.Ü. Rektörlüğü’nün önerisi ve YÖK onayı ile Anabilim Dalı’na dönüştürülmüştür. Bu önemli gelişmeyi 1992’de İ.Ü. Rektörlüğü’ne bağlı Hiperbarik Tıp Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kurulması 1994 Uluslar arası Sualtı ve Hiperbarik Tıp Kongresi’nin İstanbul’da düzenlenmesi ve 1996’da GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi’ndeki Deniz ve Sualtı Hekimliği yeni binasının tamamlanarak modern ve son teknoloji ile donatılmış çok kişilik hiperbarik ünitenin hizmete açılması izlemiştir. Anabilim Dalı'nda dalgıç ve balıkadam muayeneleri, dalışa bağlı hastalıkların tedavileri ve HBOT gereken hastalar tedavi edilmektedir. Dört katlı yeni binada, çok kişilik hiperbarik ünite, poliklinikler, laboratuvarlar, yatan hastalar için 22 yataklı iki servis ve rehabilitasyon ünitesi ile halen hizmet verilmektedir.14.05.2002 tarihin yayımlanan yeni tıpta uzmanlık tüzüğü ile uzmanlık dalının ismi “Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik tıp” olarak değiştirilmiştir. Günümüzde yukarıda bahis olunan üç merkezde uzmanlık eğitimi verilmektedir. Türkiye genelinde sayısı elli civarı olan Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesinde; Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp uzmanı doktorlar tarafından gerek dekompresyon hastalığı gerekse hiperbarik oksijen tedavileri yapılmaktadır.
GÜNÜMÜZ
Ülkemizdeki Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim dallarının ve uzmanlarının faaliyetleri; sürecin başından bu güne zaman içinde dalış hastalıklarından birisi olan Dekompresyon Hastalığı ile birçok hastalıkta yardımcı tedavi olarak kullanılan hiperbarik oksijen tedavileri üzerine yoğunlaşmıştır. Ekonomik nedenler burada en büyük paya sahiptir. Bir Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesinin kurulması (yaklaşık 2.5 milyon Türk lirası) ve idamesi oldukça maliyetlidir. Günümüze kadar ülkemizde var olan Hiperbarik Oksijen Tedavi ünitelerinin bir çoğu ağırlıklı olarak özel sektörde hizmet vermektedir. Mevcut uzman sayısının (80 civarındadır) yetersiz olması, bunların da yaklaşık %70’ inin de özel sektörde çalışması ve tamamen tedavi faaliyetlerine yönelik iş yoğunluklarının, ( gerek özel sektörde gerekse devlet kurumlarında) fazla olması gibi nedenlerle, ilgi alanları açışından deniz tıbbı ile ilgili bir çok konuda, ülkemizde yeterince bilimsel araştırmalara ağırlık verilememesini doğurmuştur.
Üç tarafı denizler ile çevrili ülkemizin donanmasında ve diğer güvenlik unsurlarımızdaki denizle ilgili personelinin; özellikle dalıcı personelin kas-iskelet kondisyonlarının, otolaringolojik, akciğere ve nörolojik sistemlerine ait rahatsızlıklarında mesleki performanslarının artırılması oldukça önem arz etmektedir. Bu personelin maruz kalabileceği ortamların araştırılarak (gemi ve denizaltılarda oluşabilecek zehirli toksik gazlar, nörolojik denge problemleri, beslenme problemleri, klostrofobi, vb.) en uygun ortamın sağlanması veya personelin mukavemetinin artırılması, bedensel ve mental faaliyetlerini bozan örneğin; hareket hastalığının (motion sickness) belirti ve bulgularının en aza indirilebilmesi, diğer potansiyel denizci meslek hastalıklarını ortaya çıkartan veya tetikleyebilecek etkenleri ve tedavilerinin bilimsel olarak incelenebilmesi, araştırılması için özellikle yoğunlaşılabilecek bir araştırma merkezine ihtiyaç duyulmaktadır.